Yetmiş yıllık tarihi boyunca nadir görülen bir gelişme Parlamentonun çalışmalarına gölge düşürdü. Rajya Sabha’da Muhalefetin Salı günü Başkan aleyhine oybirliğiyle aldığı önergenin benzeri görülmemiş bir karar.
Muhalefetin güçsüzlüğüne ve teknik eksikliklerin farkında olmasına rağmen bu hamle, ilişkilerin ne kadar gergin hale geldiğinin altını çiziyor.
Önceki oturumda Başkan Jagdeep Dhankar’a karşı bir önerge düşünüldü ve partizan davranışına ilişkin suçlamaların etkisiyle mevcut kış oturumunda ivme kazandı. Muhalefet, bu önerinin değerlendirilmek üzere Temsilciler Meclisi’ne sunulması için gereken 14 günlük zorunlu bildirim süresinde yetersiz kalmasına rağmen bu öneriyi kabul etti.
Sonsuz bir destan
Muhalefet ile iktidar koalisyonu arasındaki çatışmaların yanı sıra karışıklıklar ve huzursuzluklar da Parlamento’da olağan bir olay haline geldi. Ancak Rajya Sabha’da şu ana kadar Başkan’ın bu şekildeki eylemi veya davranışına ilişkin sert bir tartışma gündeme gelmedi. İktidar koalisyonundan parlamento yöneticileri ve Bharatiya Janata Partisi’nin (BJP) sözcüleri muhalefetle görüştü ve eylemlerinin ardındaki nedenleri anlattı. Ancak söylenmeyen şey, heterojen ve farklı önceliklere sahip tüm muhalefetin ortak bir davayı ortaya çıkardığı gerçeğidir. Bu birleşik adımın adil bir şekilde değerlendirilmesi gerekiyor.
Beş yıl önce muhalefet, Başkan Yardımcısına karşı benzer bir önergeyi sunarak Senato’nun işleyişine güven duymadığının sinyalini vermişti. Bu öneri de öngörülen bildirim süresinin gereklerini karşılamadığı için reddedildi. Ancak bu gelişme muhalefetin alan kısıtlaması algısının bir göstergesi olarak da görülebilir.
Lok Sabha’da konuşmacılar GV Mavalankar (1954), Hukum Singh (1966) ve Balram Jakhar (1987) aleyhine önergelerin verildiği örnekler olmasına rağmen Rajya Sabha’da başkanlara güven eksikliği nadirdir.
Muhalefet ve rolü
Parlamento iktidar koalisyonu ve muhalefet üyelerinden oluşuyor. İttifaklar çağında başka bir olgu ortaya çıktı. Bazı partiler, genellikle her iki tarafta da “eşit” bir konumu korumak ve en iyi ihtimalle “konuya dayalı” destek sunmak olarak tanımlanan orta bir yolu tercih ediyor.
Ancak çoğunluktaki parti, ister tek başına ister koalisyon halinde, yedek kulübesindeki gücünden memnun olduğunda durum değişir. Burada tüm partilerin parlamento yöneticileri çok önemli bir rol oynuyor. Bu liderler genellikle farklılıkları çözmek ve ortak bir zemin bulmak için masaya gelirler.
10 gün önce böyle bir tartışma yaşandı. Hükümet ve muhalefet anlaşmaya vardı; hükümet anayasayı iki mecliste tartışmayı kabul ederken muhalefet kışkırtıcı yaklaşımını askıya aldı. Ancak bu ateşkes artık kırılgan görünüyor.
Muhalefetin kural kitabında endişeleri dile getirmeye yetecek kadar parlamento aracı bulunsa da, asıl mesele öncelikli gibi görünüyor ve spesifik hükümlere başvuruluyor. Örneğin, Lok Sabha’da Muhalefet erteleme talebinde bulunarak bir konuyu gündeme getirmeye çalışırken, Rajya Sabha’da Kural 267’ye başvurulur. Bu önergeleri kabul etme veya reddetme kararı Meclis Başkanına aittir.
Geçmişte iktidar ile muhalefet arasındaki bu tür çatışmalar kolektif bir yaklaşımla çözülüyordu ve her iki taraf da aşırı pozisyonları arasında bir orta nokta buluyordu.
Bir çözüm var mı?
Parlamento yöneticileri, özellikle iktidar kanadındakiler, her iki meclisin işlerinin yürütülmesi ve yasama gündeminin ilerletilmesinde önemli bir rol oynuyor. Muhalefet, Parlamentonun tökezlemesinin süresiz olarak devam edemeyeceğini anlamalıdır. Hükümet üzerindeki baskı bir yön olsa da parlamento çalışmalarının aksatılması kurumun işlevsiz olduğu algısını yaratıyor.
Parlamento Binası’ndaki işlemlerde yaşanan rahatsızlıklar ve kesintiler, 1980’lerin ortalarından bu yana sık sık görülen bir olgu haline geldi. Liderlerin, örneğin TBMM’nin kuruluşunun ellinci yıldönümünde, bu uygulamalardan kaçınmak için çeşitli vesilelerle aldıkları sayısız girişim ve karara rağmen, hangi parti iktidarda olursa olsun, bunlar sağlamlaştı.
Potansiyel bir çözüm, Britanya ve Kanada parlamentolarında olduğu gibi muhalefet için belirli günler belirleme uygulamasının benimsenmesi olabilir. Sonuçta parlamentonun atasözü, muhalefetin söz sahibi olmasına rağmen hükümetin de söz sahibi olması gerektiğini söylüyor.
(KV Prasad, Delhi’de yaşayan kıdemli bir gazetecidir)
Yasal Uyarı: Bunlar yazarın kişisel görüşleridir
- Hindistan bloğunun lideri oybirliğiyle seçilecek: Tejashwi Yadav
- Takdir görmeyen öncü Trump’ı yenebilir mi?
- Nvidia destekli yapay zeka şirketi ilaç keşfinde ‘çığır açan’ buluşu açıkladı
- Amerika Birleşik Devletleri’nin İkinci Leydisi olan ilk Hint kökenli kadın Usha Vance kimdir?
- Maharashtra’daki Parbhani’deki hasarlı Ambedkar heykelindeki Anayasanın bir kopyası